1971 yılında İstanbul’da doğdum.
Gülümser Gürtunca
1998 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Dekoru ve Kostüm Tasarımı bölümünden mezun oldum.
1996 yılından beri Sinema ve TV sektöründe Kostüm Tasarımcısı olarak çalışıyorum.
Özellikle dönem veya fantastik, uzun metraj filmler veya Tv serileri için çalışmayı tercih ediyorum.
Sahne Sanatları derneği üyesiyim.
Beni heyecanlandıran, bana meydan okuyan projelerin peşindeyim ve keyif aldığım projelerin içinde kaybolmayı seviyorum.
İZLEDİĞİM YOL VE BAKIŞ AÇIM
Çalışırken hayattan aldığım keyfin beyaz perdedeki yansımasıdır.
Ortaokul hazırlık sınıfından itibaren güzel sanatlar okumak istediğimi biliyordum. Babam grafiker ressamdı, ben de boyalar içinde büyümüştüm.
Hayalim tabii ki Mimar Sinan üniversitesiydi.1989 da Beyoğlu Özel Tarhan Kolejinden mezun olduğumda Mimar Sinan Ünv. Sanat Tarihi ve Arkeolji bölümünü kazanınca okumaya karar verdim. Amacım sanat tarihi okuyarak altyapımı güçlendirmek ve bu sürecte güzel sanatlar yetenek sınavları için iyice hazırlanmakti. 2 sene hem sanat tarihi okudum hem de ressam Mustafa Pancar’ dan atölyesinde resim dersleri aldım.
1992 senesinde güzel sanatlar yetenek sınavlarını kazanarak Sahne Dekoru ve Kostüm tasarımı bölümüne kaydımı yaptırttım. 6 sene süren uzun, keyifli ama zorlu bir eğitimden sonra 1998 yılında nihayet Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Dekoru ve Kostüm Tasarımı bölümünden mezun oldum.
Okurken 1995’te Türsak’ın sinema kurslarına katıldım ve sinemanın büyüsüne kapıldım.1996 yılında ilk özel Tv kanalımızda, Şehnaz Tango dizisi ile başlayan serüvenim, 1999 yılında ilk sinema setim olan Kahpe Bizans filminin setini başarıyla tamamlamam sonucunda müthiş bir ivme kazandı ve ismim bu büyük bütçeli, yüksek gişeli popüler film sayesinde sektörde çok hızlı yayıldı.
Kahpe Bizans filmi benim için gerçek bir dönüm noktası oldu. Sevim Çavdar gibi usta bir kostüm tasarımcısına asistanlık etmek, hacimli bir dönem filmi için nasıl çalışılacağını öğrenmek, kalabalıklar için kostüm tasarlamak, filmin renklerini belirlemek, günde 400 kişinin soyunup giyindiği bir seti idare etmek olağanüstü bir deneyimdi.
Kahpe Bizans’tan sonra beni hiçbir proje korkutamaz diye düşündüm ve hala aynı düşünce ile beni heyecanlandıran ve bana meydan okuyan projelerin içinde kaybolmaya devam ediyorum.
Sektörde sivrilmemi sağlayan en önemli etken işime olan bakış açımdır: sadece kostüm tasarımı üzerine konsantre olup bu konuda uzmanlaşmayı seçmemdir. Senelerce ne zaman sanat yönetmeni olacağım sorularını önemsemeyip sadece sevdiğim, yapmaktan keyif aldığım işi, elimden gelen en iyi şekilde yapmaya çalışmam ve çalışırken aldığım keyif için şükretmemdir.
Ünvan peşinde koşmak , aynı anda üç proje yaparak daha çok kazanmak yerine beni geliştirecek, besleyecek, meydan okuyacak, heyecanlandıracak proje üzerinde yoğunlaşarak çalışmayı tercih etmemdir.
İşim benim yaşam biçimimdir. Kendimi ifade etmem için bir yol, yaratıcılığımı ve deneyimlerimi arttırabildiğim ve aktarabildiğim bir zemin, kendimin en iyi versiyonunu bulabilmek için bir arayıştır.
Kısacası benim için işim, çalışırken hayattan aldığım keyfin beyazperdedeki yansımasıdır.
İŞİM
Gardroptan karakter yaratmak.
Kostüm gösteri dünyasında giyilen her türlü kıyafet, giysidir. Kostüm tasarımcısı olarak görevim, senaryodaki karaktere uygun, karakteri inandırıcı ve gerçek kılacak giysi ve aksesuarları tasarlamak, dikilmesini sağlamak ya da satın almak suretiyle biraraya getirmektir. Yani bir gardrop oluşturarak yeni bir karakter yaratmaktır.
Senarist ve yönetmenden, senaryodaki karakterlerin alt metinleri hakkında bilgi aldıktan sonra (Karakterin doğum yeri, eğitimi, işi, gelir düzeyi, yaşam standartı, hobileri, alışkanlıkları vb gibi) karakterin giyim stiline dair ip uçları yakalamak için araştırmalar yaparım. Örneğin karakter taksici, manav, kasapsa şehri dolaşarak, kendi mekanlarında reel fotograflarını cekerek bir dosya oluştururum. Her karakter icin renk skalası yaparak, bu skalayı yönetmen ve görüntü yönetmeni ile paylaşır, filmin rengi-dili–ışığı konusunda ortak bir görüşe ulaşmaya çalışırım. Bu ortak görüşe göre çizimler yapar, belirlediğim renklere ve dokulara gore kumaşları bulup satın alır, kostümlerin doğru şekilde dikilmesini ve uygulanmasını takip ederim. Dönemin gerektirdiği ayakkabı, çanta, şapka, kemer, saat, akseuarların da çizimlerini yapar üretilmelerini sağlarım. Proje günümüz filmi ise günlerce, saatlerce, yüzlerce dükkan dolaşarak karakteri yaratacak giysi ve aksesuarları biraraya getiririm.
Kostüm filmin renklerine doğrudan müdahale eder ve filmin atmosferine, karakterin oyununa, gerçeklik duygusuna çok şey katar, ya da berbat edebilir. Karakterin görsel olarak inandırıcı olmaması filmin bütün gerçeklik duygusunu yok edebilir.
Kostüm tasarlamak sadece çizmek değildir. Kağıt üzerinde çizili olanı uygulamak ve üç boyutlu hale getirmek için özgün dünya görüşü, hayal gücü, araştırma becerisi ve sevgisi, arşiv alışkanlığı, analitik kafa yapısı, akımları takip etmek, hesap yapmak, bütçe yapmak ve yapılan bütçeye sadık kalmak, genel kültür, ışık, renk, malzeme, dramaturji, tarih, estetik, kostüm tarihi, tekstil endüstrisi ve tarihi konularında bilgi birikimi, kalıp ve dikiş bilgisi, pratik zeka, sistemli ve disiplinli olmak, organizyon yeteneği, zamanı iyi programlamak, ekip ruhuna dahil olabilmek, insan ilişkilerinde esnek, uyumlu olmak ve en önemlisi stres altında yaratıcı ve verimli çalışabilmek gibi donanımlara sahip olmak şarttır.
Kostüm yapmak bir ekip işidir. Zaman asla yetmez. Sürekli kaçan bir ipin ucunu yakalamaya, kendini yenileyen bir bilmeceyi çözmeye benzer. Bence bu bilmeceyi çözmekten alınan keyif benzersizdir…